SIMONE WEIL Dünyamızdan gelip geçmiş bazı şahsiyetler, insan haysiyetine, vicdanına olan itimatımızın kaybolmasını engelliyor. Bu insanlardan birisi de Simone Weil dir. Tamamen farklı zamanlarda, farklı mekanlarda farklı sosyo psikolojik ortamlarda bulunsalar bile insanların hakikati anlama noktasında birleşebileceklerini görmek mutluluk verici. Tek başına bu bile bir mucize. Dünyaya zengin bir Yahudi ailenin çocuğu olarak geldikten sonra etrafında gördüğü yoksulluklar, zülümler onu komünist olmaya itti. Bir öğretmen olarak Fransa’da herkes gibi yaşayıp gidebilecekken, işçilerin zor şartlarını anlayabilmek için madenler de işçi olarak çalışmaya başladı. Zulme, sömürüye karşı olan isyanı onu sendikal faaliyetlerde bulunmaya sevk etti. Ancak bir müddet sonra anladı ki onun derdi çok daha büyük, çok daha derin. Anladı ki o aslında bir hakikat yolcusu, hakikate susamış bir insan. Bu nedenle Yahudilikten ayrılıp Katolik olmayı seçti. Keşke çevresinde onu İslam’a sevk edecek İslami hakikat ile tanıştıracak bir mürşid-i kamil olabilseydi. Eminim ki tüm varlığında hissettiği Allah’ı çok daha somut ve anlaşılabilir olarak bulacaktı. Tek başına şu ifadesi bile onun ne büyük bir talip ne büyük bir hakikat aşığı olduğunu ispat etmeye yeter “Bizi yükseltecek güç yalnız Allah’tır ve sadece yüzümüz ona dönükken bu güç bize sadır olur. Allaha yüzünü dönmek aşkın ta kendisidir. İnsanın hayat yolculuğunda yapması gereken tek şey, Allah’tan başka tüm nesnelere duyulan aşkı reddetmesidir. Sahip olunan bütün iyiliklerin ferahlıkların, maddi varlıkların sınırlı ve sonu sonlu olduğunu idrak etmek için yapılması gereken, tüm bunların ruhumuzu tatmin etmekten ne kadar uzak olduğunun şuurunda olmaktır.” Hiçbir İslami çevre de bulunmamış hiçbir mürşidi olmamış ve sadece 33 yıl sürmüş hayatında bu hakikatleri bulmuş olması ancak Rabbimizin doğrudan inayetiyle gerçekleşebilir. Nitekim kendisi şöyle yazmıştır Yaşamakta olduğumuz Gazze zulmünü çocukluğunda Yahudi olan bu bayan 90 yıl önce şu şekilde açıklamaktadır. “Masum insanların öldürülmesi işkenceye uğraması yurtlarından sürülmesi köleliğe yahut sefalete mecbur bırakılması şaşırtıcı değildir. Zira her daim bu cürmü işleyecek suçlular var olacaktır. Asıl dikkate şayan olan Rabbimizin mutsuzluğa karşı dayanacak kudreti zulme uğrayanlara vermesidir.” | |
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, | ................................................................................................................................ |